"Perşembelerden başlasa ya keşke, her hafta.. Lütfen.."
Yoğun iş temposundan kaçmamı sağlayan en güzel şey bu yazıları yazmak oluyor biliyor musun?
Şu an grafik kağıdına, Levent'in yanından yazıyorum bu yazıları.
Gülümsüyor bana. "Sen delisin bence" diyor. "Deliyim" diyorum. "Hangimiz değiliz ki? Hem deli olmasak burda işimiz ne?" diyorum, gülüyor.
Elleri ellerime, gözleri gözlerime..
Saçları saçlarıma karışan.. Bir SEN olsan! diyiveriyor Levo'nun radyosu..
Arkamda Merve asit çözeltisi hazırlıyor. (yine takmadığı maske kalmadı) "Ay galiba kusacam." deyip duruyor. Levent "Sen de bi ayrı delisin Merve Hanım" derken kahkahalarla gülüyoruz. :)
İşte bu anlarda laboratuar yıkılıyor. Herkes sinirden, stresten ve delilikten olacak ki kahkahalar atıyor.
Tam o anda içeri Emre giriyor. Elinde kakaolu kido. "Burcu Hanım, problem var."
Hepimiz Emreye bakıyoruz. Tepem o anda atmış olacak, "Emre, pakedini de al, kakaolu kidonu da. Çık dışarı." diyiveriyorum.
Ve bir kahkaha daha. Emre şaşkın. "Sizi hiç iyi görmüyorum Burcu Hanım" diyor.
Ve maalesef tam o anda Merveden gelen öksürüklerle havamız dağılıyor.
Saat daha 10:48
Kocaman bir gün bu kadar manyak, çatlakla beni bekliyor. Bense bu kadar kalabalık içinde yapayalnızım..
Kocaman bir gün bu kadar manyak, çatlakla beni bekliyor. Bense bu kadar kalabalık içinde yapayalnızım..
Bubuksultan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder