4 Kasım 2018 Pazar

BohemianRhapsody

Neden daha erken doğmadım dediniz mi hiç? Bence bunu diyebilmek için fazlaca sebebimiz var. Müzik sadece bunlardan biri.

Bugün Freddie’nin ve tabi ki dolayısıyla Queen’in belgeseli olan “Bohemian Rhapsody”i izleme fırsatı buldum. Bana film boyu düşündürdüğü onca şeyin bir karması var bünyemde şu an. Çok hırpalanmış çıktım içerden. Çünkü onun varoluşu da yokoluşu da benim için yıkıcıydı. Biraz size bunlardan bahsetmek istedim. Belki sizlerinde tutunacakları bir kelime bulunur içerden. Kim bilir?  

Hayallerinin peşinden koşan, koşturan herkese her zaman hayran olmuşumdur. Bence dünyadaki en zor şey zaten budur. Hayal kovalamak. Hayal elle turulmaz, gözle görülmez. Dolayısıyla onu kovalarken çevrenizden sürekli aşağılık bir şey yaparmış gibi tavırlar yersiniz. Ama gençken bunların öngörüleri kolay olmadığı için, o zamanlardan bunu başarabilen insanlara hayranlık duyulur. Başaramayanlar da işte sıradan hayatlarına devam ederler. Ben gibi. Belki siz gibi de. Öngörü dediğim nedir burda biliyor musunuz? Çevrenizdekiler sizleri hayal kovaladığınız için dışlarken, aslında sizin için kurdukları hayallerine ulaşmaya çalışırlar. Ya sizin kötü olmanızı hayal etmişlerdir sizinle dalga geçerler, ya da sizin daha iyi olmanızı istemişlerdir, ket vurur onların istediği hayale ulaşmanızı sağlamak için ellerinden geleni yaparlar. 

#Nothingrealymatters

Doğduğum bir günden beri bir şeyler çizmek istedim. Ellerimle başladım, kalorifer petekleriyle devam ettim. Çok başarılı çok yetenekli değildim biliyorum. Ama hep bir şeyler çizerdim. Ders kitaplarına, arkadaşlarımın defterlerine, avcumun içine, masamın üstüne. Akşamları kara kalem kalorifer peteklerini çizer, bir sağ bir sol perspektifle üç boyutlu hale getirmeye çalışırdım. Büyüdükçe biraz mimar olmak istediğime karar verdim. Baktım dağ taş çizemiyorum, belki bir şeyler tasarlarım dedim. Çok heveslenmiştim kendi kendime. ODTÜ hep istediğim için çok çalışmam gerekiyordu. Çok da çalıştım yalan yok. Mimarlık fakültesinin hayalleriyle yanıp tutuştuğum son sene bir an konu geçti falan derken.. Babamın bunu istemediğini öğrendim. “Birilerine ev yapacaksın ve beğenmeyecekler, çok üzülürsün, üzülmeni istemiyorum. Mimar olamazsın.” 

Hayallerimin bittiği günü tarihe yazdık o gün biz, ailecek. Babam, ne derse oydu. Hayır diyemedim. Doktor da olamadım istediği gibi ama hayır da diyemedim. O gün hayır demeliydim. Sonra da hayır diyemedim bir çok kez ama, en önemlisidir ya meslek. Bence orda hayatımı tüm içtenliğimle bitirdim ben. Ha mimarlık bok gibi diyecek mimarlar tanıdım doğru, ama bu o değildi. Belki onların da hayalleri başkaydı, bir anda bir hayır diyemeden mimar oluvermişled. Kimbilir. Belki kendileri bile bilmez bunu. 

#Anyonecansee

Bu derin hikayenin arkasına (çokşükür) bir ODTÜ, bir Gıda Mühendisliği, kendince güzel bir kariyer çizdim. İşim gereği en azından tasarlayabildiğim bir şeyler var diye kendimi kandırıyorum hala. Sonuç değişmiyor. Nerde hayallerini bırakmamış adamlar görsem, dönüveriyorum hikayeye. Ama zaman, ama yaş öyle hızlı geçiyor ki.. buluveriyorsun kendini 30 sınırında, bir boşlukta. Şimdi bir oğlum var, bildiğim tek şey, hayallerinin peşinden koşmasına asla engel olmayacağım. Onu 35 yaşına geldiğinde mutsuz görmek istemiyorum çünkü. Neyse, kim olduysa, onunla mutlu olması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım, hazırız. O bunu öğrendiğinde, farkedecek. Annesi de babası da hayallerinin peşinden koşamamaış soradan insanlar olarak kalacaklar. 

#Nothingrealymatterstome

Neyse, ne diyorduk. Hayallerinin peşinden koşan, koşturan herkese her zaman hayran olmuşumdur. Bence dünyadaki en zor şey bu. Freddie, o yüzden Queen. Hayranlıkla, gözyaşlarıyla izledim. Bir kaç sebeptendi gözyaşlarım. Biri hayallerimden vazgeçmem. Biri onun asla vazgeçmemesi. Biri de onunla aynı devri paylaşamamış olmaktı. Neden diye sorguluyorum sürekli? Neden nasıl bu kadar iğrenç bir yüzyıla denk geldik? Hangimiz günahkardık da hepimiz çekiyoruz bu yanlış zamanı?

Biraz daha erken doğabilir, şu adamları önden izleyebilir, daha güzel koşabilirdim hayallerimin peşinden. Bu kadar yalan bir kaç yıl yerine, hayallerle doldururdum yıllarımı. Keşke biraz daha erken doğsaydım dedirttirdi Freddie. Bohemian Rhapsody hep anlamlı bir şarkı oldu, ama şimdi biraz daha büyüdü işte içimde. Yeri hap ayrı kalacak olan binlerce tını eşliğinde, filmi bir kez daha izlemek için ip çekerek çıktım bugün o salondan.

Yapacak bir şey yok. Hala hayallerinizin peşinden koşuyorsanız ne mutlu size.
En en en azından, hala umudunuz var. 
Bizim içinse Freddie, şöyle bitirmiş şarkıyı. 

#Anywaythewindblows

Saygıyla..

05.09.1946 - ...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder