14 Mayıs 2020 Perşembe

PC1099 - 24 Kasım 2019

PC1099

Merhaba;

Uzunca düşünme fırsatı bulduğum, güzel bir yolculuktayım şu an. Güzelin sebebi yalnızlık mı, İstanbul’dan kaçıyor olmak mı bilmiyorum. 

Öyle hızlı büyüyorum ki bu aralar, asla büyüyemediğim ilk 30 yıllık açığı kapatmak ister gibiyim. Anlamıyorum, her şey nasıl böyle birden değişmeye başladı. Gerçeği konuşmak gerekirse, aslında ilk kurşunu ben sıktım.* İstemekle başlıyor her şey derken haklılarmış, ilk kurşun istemek oldu. Ama şu an hızımı alamıyorum, kendimi tanıyamıyorum, sorguluyorum, tanıyamadığım kadını daha çok seviyorum. 

Birgün olmayacak şeyler için üzülmeme kararı aldım, çok garip ama uyguluyorum mesela..** Benimle vakit geçirmek istemeyen insanların peşinde kahrolmuyorum. Benim onun hayatında olmam, onun için bir şey ifade etmiyorsa, ne önemi var yorulmanın? Herkesi benim peşimde koşar hale getiren işime daha çok sarıldım bu aralar, yalan yok.

Biraz sevilmeye ihtiyacım olduğunda kendimi halının*** üstünde yatıyor buluyorum. Bulut burnuyla burnumu seviyor. 😌Kitaplar canımı sıktı artık, hiç güzel müzik bulamıyorum, dizileri zaten sevmiyorum. Sıkıcı muhabbetlere boş yere mesaj atmayı reddetiyorum.**** Çok saçma geliyor hatta bunların hepsi. Çok bunalırsam herşeyden, Köktener’e sarılıyorum. O da anlamsızca bakıp, “hadi sana gel bir kahve yapayım” diyor. 

Seyahat mi? Kıyafetler, yeni yerler, alışveriş, alkol.. Çok şey yaşanmalı bu 6 gün değil mi? Değil. Çok garip ama, öyle çok eğitilmek istiyorum ki, tekniğe boğulayım, işime mesleğime ne katarım diye asılayım, iyi isimlerle tanışayım, global kontaklarımı çoğaltayım istiyorum.  Sanki başka hiçbir amacım yok gibi hissediyorum. <Madrid mi?***** Ee vaktimiz olursa çevreyi bir turlarız. Haftasonu mu? Aman, gerek yok, zaten Bulut’u ve Mert’i çok özlicem. Hemen dönerim.>

~~

Ben Burcu’yu çok iyi tanıyorum peki ya siz? Siz de benim kadar bu kim ya diyor musunuz?

Sanırım bu sakinlik, eşiği geçtiğim için geldi. Geri dönüş yok, yürü kızım! 💪🏻Durdurulamaz derecede güçlü olmana sadece bir kaç merdiven kaldı. 🏃🏻‍♀️

Merdivenlere, eşiğe ve kapıya. 
4 saatlik uçuşta, sabahın köründe. 🌞
Bir ufak chivas bitirmeme. 🥃
Asla gelmeyen klostrofobiye. 🌈
Ve en çok da büyümeye bu yazı. 🙏🏻💕

14:09
PC1099
SAW-MAD


*Bubukçum, artık biraz değişmen gerek sanki, ha? Ne gerekiyorsa yapalım. Böyle devam etmemelisin. 

**Çok pahalı şeyleri almamak mesela, sayılır mı? 

***Salondaki halı ya bizim. Patchwork. (:

****Mesajlarınıza cevap almadıysanız çok da şey yapmayın yani. Sıkılmışımdır. Sıkmayın. Geçer. 

***** E bir Barcelona değil, Paris de asla olamayacak. Yalan mutluluklar yaşayamayacak kadar yorgunum. 🤷🏻‍♀️

B.

20 Eylül 2019 Cuma

Çek

"Ah diye başladı şarkısı ömrümün"

Engel olamadığım derecede yazmak istiyorum. Sürekli ama sürekli. Sürekli devam eden bir koşma isteğim var. Koşarak bir yerlere çıkıp bağıralım istiyorum. Boyaya bulaşalım istiyorum yine, acaba diyorum atölye gibi bir yer satın alsak da, orada çıldırsak mı? Dans da ederiz hem?

Sonra gözüm düşüyor. Suratımla beraber. :) 

"Vaktin mi var Bubukçum?"

Yok. Yok. Gerçekten yok. Öyle bakma bana. Sanki önceliklendirmediğim için zaman ayırmıyormuşum gibi hissettiriyorsun. İnsan bile bile bunu kendine nasıl yapar? Yapamaz. Ben de yapamam. Ama gerçekten bazen sadece nefes almaya odaklanıyorum. O bile 3 dk sürüyor. Odak problemi mi acaba bu? Hı? Ne dersin? Odaklanamıyorum mu acaba? Ondan mu tüm bunlar?

Evet sebebini bulmak lazım. Doğru soruları soracak birine ihtiyacım var. Bana doğru soruları kim sorabilir? Sen mi?

Haydi gel seninle bir oyun oynayalım. Bana "sen hiç" ile başlayan sorular sor. Olmaz mı?
Neden bu kadar hayalisin? Kendimle konuşuyor gibi oluyorum senle konuşunca. Neden bu kadar hayalisin? 
Hemen çemkirme. Biz de biliyoruz insan kendiyle konuşmalı arada bir. Ama ya kendiyle baş edemiyorsa? O zaman ne yapmalı?

Sen hiç yağmurda koştun mu? 
Dur soruyu değiştiriyorum.
Peki ya sırılsıklam olana dek koştun mu? 
O zaman beni anlarsın. İnsan kendinden kaçmak için de koşar. Islanınca temizlenir diye hem de.

Yok. Yok. Gerçekten yok. Öyle bakma bana.
Koşmaktan değil hem, ben kaçmaktan yoruldum. Ama itiraf gerektiren cümlelerim var.
Duymak istersen diye :) Gel mi demeliyim?
Kendiyle baş edemiyorsa insan, belki de baş etmeye çalışmaktan vazgeçmeli?
Ama bu senden ayrılmam demek olur ki, iyi değilimdir ayrılıklarda.

Sen benden ayrılsan ya?
Ha? Ne dersin?

--


B.

18 Eylül 2019 Çarşamba

Baştacı

Çok garip.

Sayfaya nasıl girdiğimi bile unutmuşum.

İnsanoğlu ne çirkin bir unutkan! Ve ne güzel bir sahtekar. Unutmak istediğini beyniyle ne de güzel yönetebiliyor. Peki ya unutmak istemediğini?

Baştacı.

Çok garip.

Yine unutacağım.
Ama bulurum hatırlamanın yolumu. Neden bulmayayım?
Hep buldum. Yine bulurum.

..
21:16

22 Şubat 2019 Cuma

Pera

Buraya en son geldiğimde, 2017 falandı, ne kadar farklıydım diye düşündüm.

Panikle atak karıştırıp, kapıya koşa koşa inmiş, nefes almıştım.
Artık panik de yok. Atak da.
Bir misafirim vardı. Artık yok.
Onlarca kadın vardı yanımda. Artık yoklar.
Ben deliydim. Artık değilim.

Zaman, büyütüyor ama koparıp giderek.
Zaman, misafirleri koparmaktan aldığı keyfi, getirdikleri için almıyor.

Buraya en son geldiğimde, kalbimi taşıyamazdım diye düşündüm.
Artık o da pek yok.

~Veranda
220219

21 Ocak 2019 Pazartesi

Stavroz

Bazı şarkılar, bazı anlarla o kadar ilişkili ki, anları unutsam şarkıları unutamıyorum. Şarkılar kulağa gelince tekrar tekrar anlar geliyor aklıma. Sonra bir daha aynı şarkı, bir daha an. Sürüp gidiyor.

“The finishing” bunlardan sadece biri. Bitmek bilmeyen bir geceyi hatırlatıyor bana. Aslında “bitiyor” diyor, ama bitirtmiyor.

Gözümü zaten yeni kapadığım yataktan kalkmalıyım. Etraf bulanık, başım ağrıyor, dudaklarım yara içerisinde. Nasıl bu kadar hasta oldum diye kendime kızıyorum ama o klimanın odayı ısıtma şekli de beni hasta ediyor. Nefes almam gerek, kalkmalıyım bunun için, ama burnum tıkalı fazlasıyla. Zar zor kalkıyorum yataktan. Dışardan bir müzik, arada bir kahkahalar geliyor. “Hala mı yatmadınız?” Diyorum içimden gülümseyerek. Ben de yattım pek sayılmaz ama 20 dk 20dkdır.

Kapıyı açtığımda yüzüme bir soğukluk çarpıyor. Gülümseyerek adımlarımı sakince atıyorum balkona doğru. Tüm gece uyuduğu için dinç olanlarımız olsa da, hastalıkla cebelleşmesine rağmen hala yatmamış olanlarımız da var. Gözleri dolu dolu diye güneş gözlüğünü takanlarımız, şarkının sesini gittikçe açıyor. Oturup bir sigara yakıyorum. “Deli misiniz?” dediğimde, “peki ya sen?” diyor içlerinden biri. Nasıl bir geceydi, nasıl an’lı, nasıl tatlı diye düşünürken gülümsemeye başlıyorum tekrar tekrar. O sırada giriyor, beklenen melodi.

Birinin hiç tükenmeyen sesiyle, “bitmediniz, bitmeyeceksiniz.” diye fısıldıyor kulağımıza.

Özledim çocuklar. Sizleri, sizlerle birlikte olmayı.
Stavroz dinlemeyi, o anlarımızı. Hepsini, hepinizi çok özledim.

Böyle gitmeyecek, hep böyle sürecek değil ya...
Kendimi kandırmıyorum hayır. O bahar tekrar gelecek, elbet.

Elbet...

“Stavroz : The Finishing”

19 Ocak 2019 Cumartesi

190119

Bugün, hayatım boyunca çok istediğim ama bir türlü korkudan kararsızlıktan yapamadığım bir şeye daha tik attım. Hem de canım oğlum sayesinde. Aslında düşündüm de, sanırım zaten bir çok şeyi onunla, onun sayesinde gerçekleştirdim. Gücümün 90%’ı ona ait. Allah ayırmasın.

Sabah kalkarkalmaz Erdem’i aradım. “Ben geliyorum.” dedim. “Emin misin?” dedi. :) Bu kaçıncı aramam ben bilmiyorum tabi, çocuk haklı. “E evet” dedim. “E gel” dedi.

Gittiğimde, buna benzer bir şeyler istiyorum diye karaladığım şeye bakıp; “Burcu sen deli misin? Bu şahane! Senin yazın mı bu?” dedi. İnce bir “Evet” ile karşılaştı.

“Başka hiç bir şey tasarlamamıza gerek yok. Bu zaten muhteşem. Otur.”

Herşey oracıkta oldu bitti. Kendimle, bunu yapabildiğim için ayrı, o yazının her noktasında emeğim olduğu için ayrı gurur duyarak muhteşem bir rahatlamayla çıktım kapıdan.

Aşk. Aşk bu. Aşk, böyle bir şey. Sonsuza dek saklamaktan çekinmeyeceğiniz kadar güzel. Başka hiç birşeye benzemeyecek kadar mutluluk salgılatan cinsten.

Çok sevdim ya şimdi ben bunu, abartırım utanmadan. 💛
Hoşgeldin hayatıma balonlu yıldızlı emekli elyazılı uçarı kaçarım.
Bulut.🎈



11 Ocak 2019 Cuma

Karma ¨

Karma, her gün boynumda taşıdığım bir halka. Uydurmuyorum. Artık sürekli hatırlamak için, boynumdan kolyesini çıkartmıyorum. 2019 öncesinde yeterince çektiğimi düşündüğüm şeyler doğrultusunda defteri kapattığıma ve yeniden başladığıma inanıyorum. :) bu sebeple çok da mutluyum açıkçası. Karmayı sıfırlamak herkese nasip olmaz. Peki ya sen?

"Biliyorsun değil mi?

Yakalar bir araya gelmeyecek, işler rast gitmeyecek, bu sıkıntılar senden çıkmasa bile bir gün kızından, kardeşinden çıkacak, ya da başka bir adam senin başkalarına yaşattıklarını sana yaşatacak. Kahrolacaksın, gün o günü gösterdiğinde şimdi olmadığı kadar akıllara geleceğim.


Ve o gün biz, ben, keyfim ve kahyam çok eğleneceğiz. Çok."



Ah şimdiden çok eğlendim. Ben iyisiyle kötüsüyle tarih tekerrürlerini çok severim. Karmanın bir insanı daha mahvedişini izleyelim ve görelim derim. Çünkü, yaşanmak zorunda olan, er ya da geç yaşanacaktır. 10 yıl da sürse, ben hazırım beklemeye.

Peki ya sen? :)

B.