"Yalnız kaldıysan, kalkıp pencerenden bir bak
Güneş açmış mı, yağmur düşmüş mü
Dön bak dünyaya
Herkes gitmişse, sakince arkana dön bir bak
Dostun kalmış mı, aşkın solmuş mu
Dön bak dünyaya"
Bir sonbahar kadar yalnız, bir kış kadar savunmasızım. 2016'yı sevmedim. Nedenlerim var. Farklı bir çok olasılığı peşinde sürükleyen bir sürü neden.
İlkbahar değilim evet, yolu yarılayalı çok oldu. Ama doğru ama yanlış güzel bir yol gittim. Güzel dedim, güzel sayılamasa da kötü olmayan.
Dönüp baktığımda elimde avucumda bir kaç insan, güzel bir aileden başka hiç bir şeyim yok. Bir arabam, bir kaç paket sigaram, bir de anlamsızca beni iyileştirmek için çabalayan bir kaç insan harici HİÇ BİR ŞEY.
Ben mi yorgunum, onları mı çok yordum bilinmez, artık sesleri de çok çıkmıyor biriktirdiklerimin. Arada arabam gaz veriyor, sigaram bitip yenisini yakmam için göz kırpıyor o kadar. İnsanlardan ses yok.
Fani dünyadan, maneviyatı yüksek ne kazandıysam kar deyip çekip gidesim geliyor. Dün ilk defa hayatımda yeri önemli olan birine "hiç ölmeyi düşündün mü?" diye sorabildim. Zor bir soru çünkü, hassas konu.
"Ben çok düşünmüyorum" dedi, 22 yaşındayken düşünmüş, "Ergenmişsin" dedim. Peki ya şimdi? "Sen düşünüyorsun bence, sakın" dedi. "Düşünmüyorum" dedim, yalan söyledim. Nasıl yalan söylemem. Sürekli düşünüyorum mu demeliyim? Nasıl derim?
Döndüm baktım dünyaya, elimde yanan sigaramdan başka, hiç bir şey kalmamış gibi hissettim, YİNE. Akşam güzel şarkılar dinleyip ağladım, kapı çalana kadar. Gözlerimin şişliğinden anladı ama, ses etmedi. Kapı çaldığında gülücüklerimi yüzüme kondurup apar topar duşa girdim. Çünkü bir değerli insanı daha kaybedemezdim.
"Asla vazgeçme,
Kalkıp da pencerenden bir bak
Güneş açmış mı?
Yağmur düşmüş mü?
Dön bak dünyaya..."
^^
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder