30 Ağustos 2012 Perşembe

S - Mandal

Aşk nedir bileniniz var mı? Ya da şöyle demeliyim, aşk nedir bilmeyeniniz var mı? :)

Farklı iddaların inadına, bence aşk sahip olmak demektir. Bu bir insan, bir eşya, hatta bir yemek bile olabilir. Eğer bir şeye gerçekten sahip olduğunuzu hissediyorsanız aşıksınız demektir.

Tabiki de en anlamlısı bir insana aşık olmaktır. Bu insan, kızınız, oğlunuz, anneniz veya babanız olabilir. Kardeşiniz, dostunuz ya da hiç biridir. Sadece dış kapının dış mandalıdır... (=

Ve nedense aşkların en büyüğü hep o MANDAL a olur. En heyecanlısı, en tutkulusu, en kavgalısı, en gürültülüsü.. 

Sahip olduğumuz herşeye aşık olabilseydik nasıl olurdu bir düşünsenize. Saçlarınızla kavga ettiğinizi, ellerinizle öpüştüğünüzü veya bacaklarınızla sarmaş dolaş sinema izlediğinizi.. "Bunlar ne biçim örnekler lan, bu kız ne saçmalıo" dediniz değil mi? Birazcık sabredin de diğer paragrafıma geçeyim..

Hiç birimiz farketmiyo olsak da, sahip olduğumuz her şey aslında bize aşık, biz de ona. Nasıl mı?

Bacaklarınız nereye giderse, sizde onunla birlikte gidiyor musunuz?
Gölgeniz sizi takip ettikçe siz kaçıyor musunuz? 
Siz takip ettikçe gölgeniz sizden kaçıyor mu?
Gözleriniz size kendilerini kapattığında bütün dünyanız kararıyor mu?
Kalbiniz atışlarını biraz hızlandırdığında, siz daha çok heyecanlanıyor musunuz?

Hadi şimdi açık olun..
Sahip olduğunuz tek gerçek şey kendiniz değil misiniz? :)
Peki, kendini bu kadar seven insan evladının bir mandala aşık olması mümkün mü sizce?"


------------------------ooo------------------------


Bunların benim kalemimden çıkmadığına eminmişsin gibi bakıyorsun. Haklısın. Ben bu sölediklerime inanmıyorum. Çünkü ben gerçekten hayatımda ilk kez kendimden daha çok birini sevmenin ne demek olduğunu 4 senedir yaşayarak öğreniyorum. :) Yazının başlangıcı tamamen kandırmacalarla dolu ve bu sadece dikkatini çekmek bu yazının en sonunu okuyabilmeni sağlamak için. Peki ya amacıma ulaştım mı? :)

Aşkı seven bütün insanlar size sesleniyorum. Burnumun ucuna çok güzel kokular geliyor bu aralar.
Birbirini seven insanlarla birlikte olmak, ve onlarla yanyana büyümek ne kadar mutluluk verici..

Çevremi bu kadar güzel kokularla çevreleyen bütün aşık dostlarıma sesleniyorum şimdi..

Yıllarca iki insan nasıl birbirne katlanabilir sizlerden öğrendim.. Evet siz ikiniz.. :)
İki insan birbirinden espri anlayışını dahi nasıl bu kadar çabuk alır sizlerden öğrendim.. Evet siz ikiniz.. :)
Ve insanlara günlerce eziyet ettirip sonra sevindirmenin ne kadar heyecanlı bişi(!) olduğunu da sizlerden öğrendim.. :)

İyi ki varsınız.. Ve hep olacaksınız...
O uzaklardan yorgun sesiyle duyduğum, istediğimde ulaşamadığım tek AŞKımı bana her fırsatta hatırlatıyorsunuz. :)

Sizleri çok seviyorum.
Hep mutlu olun... :')


"Aşk nedir bileniniz var mı? Ya da şöyle demeliyim, aşk nedir bilmeyeniniz var mı? :)"

28 Ağustos 2012 Salı

B-Sessizce

"Bazen kendi kendine kırılır dal, kendi kendine düşer yaprak. Ne bir rüzgar eser, ne de yağmur yağar. Herşey sessizce oluverir. Sessizce...."


Bir Eylül akşamı hatırlarım ki, şimdiki sessizliğe bedel.. 
Kokusu kanser gibi..Tadı yok.. 
Yaprakların her kıpırtısında huzuru aradığım, ama bulamadığım bir Eylül akşamı.

Öyle bir duygu seli ki, şimdiki sessizlikten beter..
Bilip de kendine dahi itiraf edemediğin onca duygu gibi..
Sevip de söyleyemediğin, uzanıp da sarılamadığın, şimdiki acıları senelerce köklerinde yeşertmiş bir ağaç gibi..
Sarılırken unuttuğun onca anı, sadece hıçkıra hıçkıra ağladığında hatırladığın kalbin gibi..

Bulamayacağını bildiğin halde..
Sevmeyeceğini bildiğin halde..
Yanıma gel.. dediğinde gidecek gibi..


İşte o Eylül akşamı için şimdi,
Kendi kendine düşen yaprakların feda ettiği kadar, her şeyimi feda etmeye razıyım..

O Eylül akşamında,
Yanıma gel..

Sadece yanıma...



"Ve bazen de rüzgar eser, içine doluverir. Dallar kırılır, yapraklar düşer. Yağmur başladığında giden gitmiş, oyun bitmiş, perde kapanmıştır. Herşey sessizce oluverir. Sessizce...."