Yarın hiç birşey değişmeyecek. Hepimiz öyle eminiz ki, eminliğimizden korkuyoruz. Kötüysek kötülüğe, kahpeysek kahpeliğe, şerefsizsek şerefsizliğe, hırsızsak hırsızlığa, iyiysek de iyiliğe devam edeceğiz. Bu sabit tempoya rağmen neymiş bu yeni yıl telaşı, hırsı, 90 yaşımıza da gelsek anlayamayacağız yine de. Umut çünkü, fakirin de zenginin de, iyinin de kötünün de yanında. İnsan olanın umutla olan imtihanı açık ara dünya üzerindeki en iyi gerilim filmi olmaya aday. Bu sebeple aslında her yeni güne uyanışımızda bir şeyler besliyoruz kendisine, ama olmayınca da olmuyor. Yarın da muhtemelen olmayacak. Dip not belirtmek de lazım, konu umut olunca akan sular durur. Cağnım Umut. :)
2018'in en iyi anları, en iyi şarkıları, en iyi filmleri vs. vs. vs. Hepsini konuştuk, paylaştık. Güldük eğlendik, gezdik tozduk, anladık. Peki ya o asla bitmeyecek sandığımız, bizi yine yıllar boyu büyütmeyi başarmış anlar? Kötü olanlar, pek zorlayanlar? Neden hiç onlardan konuşmuyoruz, düşündünüz mü hiç? Unutmaya mı çalışıyoruz yoksa? Peki unutmak için konuşmamak mı gerekir? Hayır. Unutmak için değilse de, atlatmak için bol bol anlatmak, dertleşmek gerekir. Çünkü unutmak mümkün değildir, atlatmak mümkündür.
Bir farklılık yapıp, 2018'in en zor anlarını anlatmayı tercih ederseniz, en iyisini yaparsınız. Çünkü anlatmak da büyütür. İnsanların tepkileri, tepkisizliğiniz olur. Yanlış yorumları sizleri susturur, ya da canlandırır. Kötü anlar, bir daha yapılmaması için anlatılırsa bir sonraki seneniz daha iyi geçer, hatasız kul olmaz, ama bile bile yapılmayan hatalar hayat kurtarır.
Benim 2018'ime gelirsek, hamileliğin en kilolu zamanları, doğumu, emzirmesi, Bulut'un kilosu, kusması, alerjisi, kakası, çirkinleşen bedenim derken geçen ilk 6 ay çok da hatırlamak istemeyeceğim kadar zordu. Ama o zamanın şartları dahilinde zordu, şimdi tekrar dönsem çok daha kolay atlatırdım. Çünkü bildiğiniz gibi tecrübe herşeydir ve çocuk hayatta yaşadığınız en büyük tecrübe. :) Son 6 ay içinse, işe başlamalar, yeni düzenler, Bulut'u evde bırakıp gitmenin vicdan azapları haricinde en güzel gelişme tabiki alınan kiloların güzel bir diyetle verilmesi oldu. Aralara yeni satın alınan güzel bir ev, güzel bir sonbahar tatili, milyonlarca saatlik dost masaları sıkıştırdım. #domuzlargiremez 'e burdan selam olsun.
P.S : Sevgili bebeksilerim*. Hepinizi çok seviyorum, 2019 bizim senemiz olacak, bunu unutmayın!
İlişkiler için güzel öğretilerim de oldu bahsetmeden geçemem. Hiç konuşmam, bir daha yüzüne bakmam dediğim bir insanı affettim. :) İnanılmaz mutluyum bunun için mesela. Affetmek ne önemli şeymiş seninle anladım sevgili kendini bilen ve okumuyorum gibi görünüp aslında okuyan. :) Seninle konuşmak bana yetti. Arındırdı, kendimi karmayla sevdirdi. Teşekkür ederim bütün o ısrarların için. Dur yahu, zorlardan bahsederken kendimi gülümserken buldum. :) 2018 için en en en zor anımı düşündüğümde bulmakta zorlanmıyorum açıkçası. Sanırım bu senenin en zor zamanı Bulut hastalandığında yattığı 5 günlük hastane maceramızdı. Canınızdan bir parçaya serum taktıklarında ortalığı yakasınız geliyor. Nefes alamadığında nefes alamıyorsunuz. Bababababa diye ağladığında ağlayan babasına sarılamayışınız öyle bir büyütüyor ki sizi. Öyle bir acı, öyle bir an. Allah daha kötülerini yaşatmasın, bir çok kişinin yaşadıklarının yanında belki de ufacıcık bir şeydi, ama sağlığın herşeyden daha önemli olduğunu asla unutmamalı. 2019da bunu hatırlamak zorunda asla kalmayalım. En büyük temennim budur.
Hatırlamakta zorlandıklarımı, yazmaya bile tenezzül etmiyorum. Biliyorum, sizlerin de bir sürü anınız, zorluğunuz, iyileriniz kötüleriniz vardı 2018de. Ama onu kötü hatırlamak hiç bir işe yaramıyor dostlarım. Kötülerini anlatıp kurtulun, iyileri hatırlayıp sarılın hep. 2019 önce sağlıkla, sonra huzurla gelsin. Sağlık ve huzur olunca mutluluk, başarı, para sırasıyla geliveriyor. Aşk da dilenmeyin, o sizi öyle ya da böyle bulacaktır hepimiz çok iyi biliyoruz bunu. :)
Yarın hiç birşey değişmeyecek. Hepimiz öyle eminiz ki, eminliğimizden korkuyoruz. Kötüysek kötülüğe, kahpeysek kahpeliğe, şerefsizsek şerefsizliğe, hırsızsak hırsızlığa, iyiysek de iyiliğe devam edeceğiz. Bu sabit tempoya rağmen neymiş bu yeni yıl telaşı, hırsı, 90 yaşımıza da gelsek anlayamayacağız belki ama temennilerden vazgeçmemeli. Yeni yıl için bu pek değerli.
Sevdiklerinizle, önce mutlu bir akşam, sonra sevgi dolu yıllar diliyorum.
Sarılmayı unutmayın. :)
Kalın sağlıcakla..
BubukSultan
*Bebeksilerim; karnında bebek taşıyan kızlarım, beni tekrar ama ilk kez "hala" yapacak olanlarım :), bir ayrılıp bir barışanlarım, her fırsatta başka arkadaşlarım var diye kıskançlıktan geberip ağzıma s.çanlarım, sonra bir de s.çmadım diyenlerim (Hakan çok özür dilerim ama afişe etmek zorundaydım, bunu çok hakediyorsun) :), domuzlar giremezlerim, kelini sevdiklerim... gülleri sevenlerim, kalbini sevdiklerim, sevmeyi bildiklerim, kuzenden ötelerim, askerliği bitirenlerim, pilotluğun dibine vuranlarım, İngiltere'ye yerleşen çılgınlarım ve işte o kendini bilenlerimmm.... :)
31 Aralık 2018 Pazartesi
22 Aralık 2018 Cumartesi
Devrim
Kitaplarla boğuşmayı özlediğim bir an bu an.. kokusunun içinde boğuluyorum.
Çok güzel bir yere geldim, sizinle paylaşmak istiyorum.
C.S.Lewis yazmış;
“İster az ister çok sevin, sevmek kırılgan olmaktır. Herhangi bir şeyi severseniz kalbiniz kesinlikle yara alacak, hatta belki kırılacaktır. Kalbinize el değmesin istiyorsanız, onu kimseye, hatta bir hayvana bile vermemelisiniz. Kalbinizi hobilerle, küçük lükslerle pamuklara sarın; bütün gönül işlerinden kaçının. Kalbinizi bencilliğinizin yarattığı bir kutuya ya da tabuta kilitleyin. Ama kalbiniz o güvenli, karanlık, kıpırtısız, havasız kutudayken değişecektir. Kırılmayacaktır; kırılmaz, içine girilmez, ıslah edilemez bir şeye dönüşecektir. Bunu da bilin.
Sevmek kırılgan olmaktır.”
Sevmek.. Kırılgan olmak.. Sevmek..
Epey düşündürüyor değil mi?
Peki o zaman sana zor bir soru, kırılganlık bir insan olsa onu sever miydin?
:)
Çok güzel bir yere geldim, sizinle paylaşmak istiyorum.
C.S.Lewis yazmış;
“İster az ister çok sevin, sevmek kırılgan olmaktır. Herhangi bir şeyi severseniz kalbiniz kesinlikle yara alacak, hatta belki kırılacaktır. Kalbinize el değmesin istiyorsanız, onu kimseye, hatta bir hayvana bile vermemelisiniz. Kalbinizi hobilerle, küçük lükslerle pamuklara sarın; bütün gönül işlerinden kaçının. Kalbinizi bencilliğinizin yarattığı bir kutuya ya da tabuta kilitleyin. Ama kalbiniz o güvenli, karanlık, kıpırtısız, havasız kutudayken değişecektir. Kırılmayacaktır; kırılmaz, içine girilmez, ıslah edilemez bir şeye dönüşecektir. Bunu da bilin.
Sevmek kırılgan olmaktır.”
Sevmek.. Kırılgan olmak.. Sevmek..
Epey düşündürüyor değil mi?
Peki o zaman sana zor bir soru, kırılganlık bir insan olsa onu sever miydin?
:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)