"Yeğenim, sen sen olasan, aciz olmayasan."
Kara bir cumartesi sabahına uyandım geçenlerde. Uçaktan indiğimde memleketimi tanıyamadığıma bile üzülemeden sarıldım tüm sevdiklerime. Amcamı kaybetmiştim. Üstelik bir daha bulamayacaktım da. 2 gece önce konuştuğumuz cümleler, telefonlardan havaya uçup gitmişti. Sesini duymak için çevireceğim telefon numarası bile yoktu artık üstelik. Bir daha konuşamayacaktım.
Acım tarifsiz. Allah kimseye böylesini yaşatmasın.
Baba yarısı derler ya, bırakın yarısını belki tamın bir eksiğiydi.
Gözümün önünden ne o muzip gülüşü, ne o ince bakışı gidiyor. Kulaklarımdan sesi silinmiyor. İnce ince söyleyip düşündürdüğü sözleri unutulmuyor. Sarılışı da gitmiyor benden, her zor her önemli anımda fotoğraf karelerinde arkamda, yanımda oluşu da.
Öyle olunca kapkara bir cumartesi sabahına uyandım geçenlerde. Tutunacak en büyük dallarımdan birini koparıp aldı benden hayat. Amcamı kaybetmiştim. Üstelik bir daha bulamayacaktım da...
---------------
Kulağımda sesi var, hep aynı cümleyi söylüyor.
"Yeğenim, sen sen olasan, sakın ha aciz olmayasan."
Çok sevmiş ki, erkenden aldı seni yanına.
Hem neyini, nasıl sevmesin ki?
Mekanın cennet olsun amcacım. Nur içinde uyuyasın.