Ben "Ailem" dediğimde bazıları var ki, onlar 26 yıllık belki de kısacık yaşantıma kimsenin yapamadığı gibi harf harf isimlerini kazımış, kardeş nasıl olur bilmeyen tek çocuk bir kadına bunu tane tane anlatmış, en mutlu günümde de en kötü günümde de yanımda olmayı bir şekilde başarmış insanlar..
Haklarını asla ama asla ödeyemeyeceğim adamlarım var mesela...
Öyle adamlar ki, ağladım ağlıcam diye sigara uzatan, aylarca peşimden sürüklenen, arka çıkan, seven, koruyan... Abilerim, kardeşlerim, canlarım.. Düğünümde "evet" dediğim an masadan kalkıp kapı önüne birbirlerinden de uzağa sigaraya koşan, gözlerinden delikanlı gizli gözyaşları süzülen, azıcık moralsizim diye her türlü şaklabanlığı yapan, Lale dedim diye Lale alan, Havelka dedim diye Havelkaya giden, telefonları bırakın dedim diye telefonlarını asla bırakmayan(!). "Kuzuuuu" diye seven.. <3 Yaptığım çayı beğenmeyen, bu sebeple bana limon kesmeyi öğreten, beceriksiz diyen, giderseniz gidin be diyip içten içe kat kat üzüldüğünü gözlerinden saklayamayan.. Benim için herşeyi ama herşeyi yapabilceğini bildiğim adamlar..
Şimdi cumartesileri kiminle kahve içicem deyip gözleri dolan bebeğim var....
Sarıldığında huzur bulduğum.. Ağladığımda huzur bulduğum.... Konuştuğumda huzur bulduğum...
"Seni böyle seviyorum ben" demiş.. Starbucks kahveme anlam katmış.. O bir adamı çok sevdi diye o deli adamı bana da sevdirmiş.. Koşa koşa peşimden gelmiş.. Seni asla bırakmam demiş.. Aynı şehirde iş değiştirdi diye saatlerce sarılarak ağladığım, zamanında çakma sarışındı diye sarışın başka kimseyi sevemediğim, bir mesajıyla gülme krizine girdiğim, sağım, solum, kalbim, huzurum, bebeğim..
Saatlerce ağlasam dinleyecek, bana şarkılar söyleyecek, beer pong oynayalım diye yalvaracak tek bir Can'ım..
"Tabi ki gidiceksin, burda kalıp napacaksınız" deyip, kapıdan çıkarken kulağıma "gitmeyin be" fısıldayan Serhat'ım..
Üzülmemek için hep kaçmayı tercih eden "Hayır! Söyleme! bu konuyu şimdi konuşmak istemiyorum!" diyen Erdem'im..
"Tabi ki gidiceksin, burda kalıp napacaksınız" deyip, kapıdan çıkarken kulağıma "gitmeyin be" fısıldayan Serhat'ım..
Üzülmemek için hep kaçmayı tercih eden "Hayır! Söyleme! bu konuyu şimdi konuşmak istemiyorum!" diyen Erdem'im..
Daha nicesi..
Sözlerim kelimelerim düğüm düğüm.
Üç saatlik yol için km'lerce yazı yazabilirim. Hepsi bana yaşattıklarınız yüzünden. Beni böyle sevdiğiniz, değer verdiğiniz için. Bugün gidiyoruz derken sesim titrediyse bunun için. İçime ağladıysam, ellerim titrediyse bunun için. Sizi sevdiğim için. Seveceğim için. Böyle sonları sevmediğim için. Gitmek biraz isteyip, hiç istemediğim için. Sizsiz yarım kalacağım için. Eksik bir şey mi var hayatımda diyeceğim için. O koskoca şehirde terliklerimle gitsem kabul edecek 2-3 kapımdan fazlası olmadığı için.
O koskocaman şehirde küçücük kalacağım için.
Haklarınız için. Üstümdeki büyük haklarınız için.
Yolda, "Yol" söylediği için... "Yoksa ben yoluma gideyim, hayallerime geri döneyim" dediği için..
----
Henüz az kalmış da olsa güzel güzel vaktimiz varken sarılın bana da o gülüşlerimiz, kahkahalarımız, sarılmalarımız, yaşadıklarımız, ömrüme daha da çok kazınsın..
Sizi çok sonsuz, çok kobacan ve ÇOK seviyorum. Böyle sevmeyi bir gün unutursam, geri kalan her gün kalbim kurusun.....
Sizi çok sonsuz, çok kobacan ve ÇOK seviyorum. Böyle sevmeyi bir gün unutursam, geri kalan her gün kalbim kurusun.....
Bubuksultan.
"26 yıllık belki de kısacık yaşantıma kimsenin yapamadığı gibi harf harf isimlerini kazımış, kardeş nasıl olur bilmeyen tek çocuk bir kadına bunu tane tane anlatmış, en mutlu günümde de en kötü günümde de yanımda olmayı bir şekilde başarmış, yani EN GÜZEL AİLEME ithafen yazılmıştır."