27 Kasım 2014 Perşembe

Yolculuk~

Şehrin ışıklarından uzakta, o kadar güzel göründüklerini bilseler, utanırlardı şehirlerden. 

Bir kaç tane, sadece bir kaç tane sandığım anda derinlerden bana göz kırpan milyonlarcası için bu mutluluk. 

Uzayda kaymadan, ölmeden, kara deliklere yem olmadan durun orda emi 😊



20 Kasım 2014 Perşembe

</3

"Bir aşka kaç şarkı sığar?"

Cevabın tek bir şarkı olduğunu savunanlardanım. O da aşkın bittiğini kanıtlayan, mütemadiyen bangır bangır kulaklarında çalan, başlarda ağlatan, mutlu ediyosa da aldatan cinsten. 

Aşk kendisi şarkı sözü, ezgisi, notası..

Çalmaya başladığı an, kendisi bittiği an. 

"Ayaklarımın sesini duyuyor musun?"

18 Kasım 2014 Salı

Zaman

Uzayda her nesne, ışık hızıyla hareket etmektedir. 3 boyuta bir boyut daha kazandırıp, 4. boyut olarak zamanı da o boyutlardan sayarsak bu mümkün.

Yeterince hareketli olan bir araçta bulunan bir kişi için zamanın yavaşlaması tamamen bu sabit hızdan kaynaklanır. Uzay düzleminde hız kazanmış bir cisim, zaman düzlemindeki malum sabit "ışık hızı"ndan bir kuple çalmış olacak ki, cismin zamandaki hızı yavaşlar.

Anladınız mı şimdi?

Ya oğlum hadi anlamadınız diyelim, yatak odanızda duran dolap, zamanda ilerlemiyo mu lan?

İlerliyo.

Tamam onun hızı ışık hızı (dünyayı ignore ettik, yatak odanız uzayda malum) Eee, bu durumda zaman da bir düzlem değil de ne? =)

Ya neyse sallayın beni oğlum, evren zaman falan derken kendimi kaybettim.

Işık hızındayım, tutabilenleri beklerim..


Sarı ~J

"Bir ara sokakta öldüm, dün.
Öylece yani, birdenbire.
Boşluğa düşer gibi, sarı bir sessizliğin içinde. 
Granit duvarlı binanın anlamsızlığına,
Şehrin "boşu boşunalığına" içerlerken
Bırakmışım son nefesimi kaldırıma, bitmiş!
Öylesine yani, birdenbire. 
..
.
Ve o sokakta bitti herşey. 
Birdenbire. 
Sarı sessizliğin içinde..
..
.
Ya da ölmek yerine
İki adım yol yürüyeydim de
Konuşuverse miydim şu gelin çiçeğiyle
Gitmek yerine.."


J.

Yüzleşme

Uyumak için yatakta dönüp dururken kalp sesinizi duymak kadar iğrenç bir şey yok sanırım.

O ses uyutmaz insanı, ve normal değildir de zaten.

Geçtiğimiz hafta yaşadığım travmatik olayların üstünden sadece bir kaç gün, bir kaç saat, bir kaç dakika geçti. Üstelik zamanın bambaşka bir boyut olduğunu tam da anlamışken böyle yavaş geçmesini algılayamadığım anlarda geçen, bir kaç dakika işte.

Ne gariptir ki, insanın sadece kendiyle çözebileceği sorunları olduğunda, bunu anlayıp, başka hiç bir şeye ihtiyaç duymadan yaşamaya gayret ettiği, bir nebze nefes alıp, bir de utanmadan o nefesi verdiği zamanlardayım. Ne bir dosta, ne bir yazıya, ne de bir düzene ihtiyacım var. Kimsesizliğe, yalnızlığa en çok da sessizliğe ihtiyaç duyuyorum.

Bilerek ve isteyerek oraya kendimi sürüklüyorum.

Bir sürü insanla, bir sürü yazıyla ve birden çok düzenle baş etmek yormuş olucak ki, şimdilik böyle yaşamak kolayıma geliyor.

Ve kalp atışlarımı duymamak için dua ediyorum.

Uyuyamamak zor zanaat. Hele ki bir de konuşmak istemeyip, sadece uyumak isterken, uyuyamamak..

Umarım hiç biriniz, dostum düşmanım hiç biriniz, bu kadar çaresiz ve akıl dışı bir durumla karşılaşmazsınız. Zira halim içler acısı da olsa, hala dimdik ayakta durmaya çalışmak bünyemi zorluyor ve kalbime vuruyor. Heyecan gibi bir kalp atışı ama, aslında hastalıklı ruh halimin en büyük yan etkisi. Öyle bir yan etki ki, ne iç huzurumu yakaladığımda geçiyor, ne de sakinleşmeye çalışıp unuttum sandığım da.

- İyileşmeliyim.

Uğraştığım bir sürü sağlık probleminden bahsetmiyorum. Ruhumdan, ruhumun derinliklerinde beni mahveden hastalığımdan bahsediyorum.

Ve kalp atışlarımın sesini kestiği anı, huzur içinde uyuyacağım anı bekliyorum.

Ne bir alkol eylemiyle, ne bir küfürle, ne de bir sinir harbiyle iyileşmeye çalışıyorum. Ne bir dostla, ne bir sevgiyle, ne de büyük bir mutlulukla iyileşemem artık.

Korkutuyor biliyorum. Etrafımda olan herkesi bu sessizliğim korkutuyor. Ben de bu zamanlarda çoğunlukla kendimden korkuyorum, ancak uzun zamandır ilk defa "biraz daha" büyüdüğümü hissediyorum.

Şu an bu satırları yazarken iyileşmeye çalışmıyorum. Bu sadece bir yüzleşme. Kendimle, özellikle de kalbimle yaşadığım yorgun bir yüzleşme.

Üstelik herkesin ihtiyaç duyduğu kadar sessizlik içeren ama kalp atışlarımın sesini biraz olsun dindiren bir yüzleşme.

Hadi bakalım. Zamanı geldi.

Uyu bubuksultan.