Okuduğunda insanı sarsan yazılar vardır. Hiç o yazılardan yazamadım.
Benim yazılarım benim sarsıntılarım oldu hep. Kendim yazdım kendim okudum. Onlardan biri işte bu da.
Ne yaşadık bu kadar da bu hale geldik sorusunu soralım hadi kendimize. Ne yaşadık, taş mı taşıdık sırtımızda? Taş mıydı kalbimiz, taş mı oldu elimiz ayağımız? Sevmenin kıymetini bilemedik mi? Sevmeyi beceremedik mi? Ne inatlar uğruna harcadık vaktimizi de, sevdiklerimizi aslında hiç sevemedik mi?
Yaz kokusu ciğerlerimize dolarken, ışığımız sen ben biz gibi uyumayanların ışığı olmasın da gökyüzünden bir tane yıldız seçelim hadi. Ne zaman bu kadar küçüldük? Hep mi küçüktü bedenlerimiz, avuçlarımız hep mi bu kadar soğuktu? Ne eller uğruna harcadık avuçlarımızı da, sevdiklerimize aslında hiç uzanamadık mı?
Kalbimize taş basıp sevelim hadi.. yoklukları uğruna üzüldüğümüz insanları sevelim.
Uzanamayan avuçlarımızı sevelim de, bir temmuz gecesinde hayallerimizde uzanalım o insanlara.
O zaman geçer ne yaşadıysak.
Geçmez sandığımız her şey, bir tek o zaman geçer.
Bubuksultan.