"En dingin rüzgarların esişlerine bıraktı kendini. İstemedi tenine sinmiş kokuların uçmasını çünkü. İstemedi sesin kaybolup bilinmezlere gitmesini. İstemedi... "
Günahlarıyla yaşamayı öğrenmişti. Geçmişle yaşamamayı öğrenmiş, hikayesinin üstünü kalın kalın örtülerle kapatmış, sandıklara kaldırmış, kilitler vurmuş, kalbinin en derinine gömmüştü.
Zaman her şeyin ilacı. Geçmişle yaşamadığında, unuttuğu her anısı, her günahı için yeniden, daha çok mutlu olmayı öğrenmişti. Her şey ilaçlarla, zamanla, zamanın en iyi tedavi yöntemleriyle iyileşmişti. Tenine sinmiş kokular uçup gitmiş, o kalbini uçuran ses kaybolmuştu.
Tamamen iyileştiğini sandığı bir anda, bitmemiş hikayesinin yazarını özleyen her insan gibi, onu özlemiş, hayal etmiş, gülüşünü sesini yüzünü hatırlamak istemişti. Ama hikayenin bitirilememiş, yazılamamış kısmının bu kadar acıtacağını düşünememiş, iyileştiğini zannettiği onca zamanın koca bir yalan olduğunu farkettiğinde yıkılmıştı.
.
.
..
....
-----
Bitememiş bütün hikayeler gibi yaralayıcı bu hikayenin sonu da.
Bitmemiş hikayelerin sonsuza dek merak uyandırdığını biliyor muydunuz?
Eğer biri hayatınıza bitmemiş bir hikaye yazdıysa, o yazarı asla unutamayacaksınız.
Kilit vurduğunuz ve tekrar hissettiğiniz her an sizi öldüren kalbiniz gibi..
Her vuruşunda sizden bir şeyler alıp götüren dalgalar gibi..
Ve bıçak yaralarıyla kurtulcağınızı sandığınızda, daha çok acıyan deriniz gibi..
Eğer birinin hayatına bitmemiş bir hikaye yazdıysanız, asla UNUTULMAYACAKSINIZ.