3998. kez tekrar tekrar çalan şarkı gibi hayatım.
Yol aldıkça başa dönen, her dönüşünde biraz daha yıpratan, yıprattıkça yol almalardan vazgeçiren..
3999. kez tekrar tekrar çalan şarkı gibi sigaram.
İçime çektikçe nefesimi kesen, nefesim her kesildiğinde daha çok istenen..
4000. kez tekrar tekrar çalan şarkı gibi umudum.
Canımı yakan, yaktıkça düşündüren, düşündükçe umutlandıran, ama yine en sonunda beni sessizliğe mahkum eden..
Aynı o şarkı gibi işte.
Vazgeçen, istenen ve beni "sensizliğe" mahkum eden.
7 Şubat 2013 Perşembe
2 Şubat 2013 Cumartesi
Şubat Kapıdan Girince
14 şubat yaklaşırken yalnızlar da düşünceli çiftler de..
Yalnızlar : "Bu da hayat mı be bro? ulan bi sevgilim bile yok!"
Çiftler : "Ne hediye alsak ya, ne etsek ne yapsakta şu kadını-adamı mutlu etsek?"
Allah için ben iki dertten de uzaklarda, başımı dinler durumdayım.. tek derdim tasam, bu tatilin bana olabildiğince uzun gelmiş olması.. "Yettin be zaman, geçmeni isterim geçmezsin, durmanı isterim durmazsın.. her derde devasında çok inatçısın. Kime çektin bilmem ki?" der dururum.. O duyar beni okur bu yazıları ben eminim.. "Okursun değil mi zaman? Oku bence!!" :)
Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda bilmiyorum ama açıkçası ben özel günlerde hediye almanın, vermenin çok yapay olduğunu düşünüyorum.. Durduk yerde sadece o anlık hislerle beğenildiği için alınan ufak bi hediyenin bana yaşattığı duygular, sevgililer gününde alınmış çok pahalı bir hediyeden daha büyük olucaktır eminim.. Böyle düşünmeye ne zaman mı başladım? Sanırım ilk kez 14 yaşımda bunu düşündüm, buna inandım.. Neden mi? büyük bir zevkle hemen başlıyorum anlatmaya.. :)
14 yaşımdayım.. bundaaann taaam 9 sene önce.. Ortasondayım.. Benim ve ailem için çalkantılı bi sene dersem, bunu anlaması gereken kişiler gerçekten anlarlar :) Nese, tabi olaylar LGS üzerine kurulu.. 14 yaşında sınav stresiyle tanışmışım.. 14 yaşında ilk kez platonik aşk yaşıorum, platonik aşkım ulaşılması güç üstelik hiç utanmamışım anneme sölemişim azarı işitmişim moralim bozuk.. Penceremden karadenizle konuşuyorum, bi o anlarmış beni de o zamanlar.. Bide kasetçalarım .. :) 14 şubat.. Yalnızlar gibiyim bende "Bu da hayat mı be bro? ulan bi sevgilim bile yok!" ağlamaklıyım, gözlerim kapalı platoniğimle dans ettiğimi hayatl ediyorum, bi yandan kulağımda Shania Twain "im gonna getcha good!" :)
Kapı çalmış olsa gerek annemin bağırışlarını duyarak hayallerimden uyandım "Burcuu baban geldi koşş!" "Çok manalı gerçekten, kesin hediyesini almış keyfi yernde! bana hava atıcak!" moduyla hafifçe kalktım yatağımdan kapıya doğru yöneldim.. kapıyı açtığımda hemen kapımın önündeki komidinin üstünde güzel şeffaf bir kutunun içinde beyaz bir gülle karşılaştım.. Şaşkındım, bana gelmişti belli.. İçimden usulca, "Bilmediğm bir sevgilim mi var" dedim.. Suratımda ki ifadeyle belli etmiş olucam ki, Babam gülümseyerek çıkıp mutfaktan yanıma geldi, arkasında tabiki annem(!) "Kızımcığım, bunu da sana aldım.. Sevgililer günün kutlu olsun!" dedi.. Şaşkınlığım katlanarak artmıştı, ne yalan söyleyim bir erkek arkadaşım olsaydı da bana böle bi hediye vermiş olsaydı böyle sevinmezdim sanırım :)) Koşa koşa sarılmıştım babama en kobacanından.. Hiç unutamam o anı, bi de anneme getirdiği koca buketi gördüğümde ki kıskançlığı unutamam ama, "Doyumsuzluk etme, kendine gel!" dediğim için hemen ertesinde, kıskançlığım ufacıcık sürmüştü.. :) O günden beri, 14 şubatlarda eğer evde ailemle birlikteysem, Hep o tek beyaz güle sahip olmuşumdur.. o günden sonra beyaz gül en sevdiğim çiçek, en sevdiğim ve tek sevgililer günü hediyemde babamın verdikleri olmuştur.. Öle de kalmasını istediğimden mi bilinmez, sevgililer gününde hediye almak istemem.. Yaş geçtikçe, iice köreltti bu duygu beni sanırım.. Yavaş yavaş olay sadece sevgilier günü olarak kalmadı, özel günler oldu.. Sadece içinden geldiği için alınan çiçekleri, kavga ettikten sora barışmak için getirilen çiçeklerden daha özel bulmaya başladım.. Beğendiğimde, sırf ben beğendiğim için alınan hediyeler, doğumgünümde ihtiyaçlarım karşılansın diye alınan hediyelerden daha üstün oldu benim için.. Ee herkeste benim gibi olucak diye bişi yok.. şimdi ben sevgililer gününde sadece babamdan bi beyaz gül bekliyorum die sevgilimde mi bişi beklemio? tabii ki hayır, bişi yapmıcakmıyım? bilmem, belki yaparımm belki yapmam o sizi hiç mi hiç alakadar etmez.. :p heey! tabiki seni de alakadar etmez.. ben süpriz yapmayı severim, hediye alıcağımı bildiğin zaman ne kadar sevinirsin ki bi hediyeye.. (Doğumgünleri hariç :p)
Aşık insanların birbirlerine verdikleri hediyeler hep değerlidir, saygıdeğerdir evet.. Özel günmüş, sıradan günmüş farketmez.. Ufacıcık bir süprizdir bizi çoğu zaman gülümseten, bazen sevinçten ağlatan.. Onun için bakmayın anlattıklarıma sölediklerime.. Sevdiklerinizi ufacıcık bişilerle de olsa sevindirin 14 şubatta.. Her yerde yazıo ya, 14 şubat'ı unutmayın.. Btün sevgillerin 14 şubatı şimdiden kutlu olsun :)
Ha.. Yalnız mısınız? Sevgili mi olmalı illaki hediye almak için.. Neden annenize veya babanıza hediye almayasınız bu sevgililer gününde? ya da en yakın arkadaşınıza, kardeşinize, odadaşınıza.. Ne dersiniz? Hem belki benim gibi, sizinde birden bire 14 şubatınızın anlamı değişiverir.. :)
Yalnızlar : "Bu da hayat mı be bro? ulan bi sevgilim bile yok!"
Çiftler : "Ne hediye alsak ya, ne etsek ne yapsakta şu kadını-adamı mutlu etsek?"
Allah için ben iki dertten de uzaklarda, başımı dinler durumdayım.. tek derdim tasam, bu tatilin bana olabildiğince uzun gelmiş olması.. "Yettin be zaman, geçmeni isterim geçmezsin, durmanı isterim durmazsın.. her derde devasında çok inatçısın. Kime çektin bilmem ki?" der dururum.. O duyar beni okur bu yazıları ben eminim.. "Okursun değil mi zaman? Oku bence!!" :)
Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda bilmiyorum ama açıkçası ben özel günlerde hediye almanın, vermenin çok yapay olduğunu düşünüyorum.. Durduk yerde sadece o anlık hislerle beğenildiği için alınan ufak bi hediyenin bana yaşattığı duygular, sevgililer gününde alınmış çok pahalı bir hediyeden daha büyük olucaktır eminim.. Böyle düşünmeye ne zaman mı başladım? Sanırım ilk kez 14 yaşımda bunu düşündüm, buna inandım.. Neden mi? büyük bir zevkle hemen başlıyorum anlatmaya.. :)
14 yaşımdayım.. bundaaann taaam 9 sene önce.. Ortasondayım.. Benim ve ailem için çalkantılı bi sene dersem, bunu anlaması gereken kişiler gerçekten anlarlar :) Nese, tabi olaylar LGS üzerine kurulu.. 14 yaşında sınav stresiyle tanışmışım.. 14 yaşında ilk kez platonik aşk yaşıorum, platonik aşkım ulaşılması güç üstelik hiç utanmamışım anneme sölemişim azarı işitmişim moralim bozuk.. Penceremden karadenizle konuşuyorum, bi o anlarmış beni de o zamanlar.. Bide kasetçalarım .. :) 14 şubat.. Yalnızlar gibiyim bende "Bu da hayat mı be bro? ulan bi sevgilim bile yok!" ağlamaklıyım, gözlerim kapalı platoniğimle dans ettiğimi hayatl ediyorum, bi yandan kulağımda Shania Twain "im gonna getcha good!" :)
Kapı çalmış olsa gerek annemin bağırışlarını duyarak hayallerimden uyandım "Burcuu baban geldi koşş!" "Çok manalı gerçekten, kesin hediyesini almış keyfi yernde! bana hava atıcak!" moduyla hafifçe kalktım yatağımdan kapıya doğru yöneldim.. kapıyı açtığımda hemen kapımın önündeki komidinin üstünde güzel şeffaf bir kutunun içinde beyaz bir gülle karşılaştım.. Şaşkındım, bana gelmişti belli.. İçimden usulca, "Bilmediğm bir sevgilim mi var" dedim.. Suratımda ki ifadeyle belli etmiş olucam ki, Babam gülümseyerek çıkıp mutfaktan yanıma geldi, arkasında tabiki annem(!) "Kızımcığım, bunu da sana aldım.. Sevgililer günün kutlu olsun!" dedi.. Şaşkınlığım katlanarak artmıştı, ne yalan söyleyim bir erkek arkadaşım olsaydı da bana böle bi hediye vermiş olsaydı böyle sevinmezdim sanırım :)) Koşa koşa sarılmıştım babama en kobacanından.. Hiç unutamam o anı, bi de anneme getirdiği koca buketi gördüğümde ki kıskançlığı unutamam ama, "Doyumsuzluk etme, kendine gel!" dediğim için hemen ertesinde, kıskançlığım ufacıcık sürmüştü.. :) O günden beri, 14 şubatlarda eğer evde ailemle birlikteysem, Hep o tek beyaz güle sahip olmuşumdur.. o günden sonra beyaz gül en sevdiğim çiçek, en sevdiğim ve tek sevgililer günü hediyemde babamın verdikleri olmuştur.. Öle de kalmasını istediğimden mi bilinmez, sevgililer gününde hediye almak istemem.. Yaş geçtikçe, iice köreltti bu duygu beni sanırım.. Yavaş yavaş olay sadece sevgilier günü olarak kalmadı, özel günler oldu.. Sadece içinden geldiği için alınan çiçekleri, kavga ettikten sora barışmak için getirilen çiçeklerden daha özel bulmaya başladım.. Beğendiğimde, sırf ben beğendiğim için alınan hediyeler, doğumgünümde ihtiyaçlarım karşılansın diye alınan hediyelerden daha üstün oldu benim için.. Ee herkeste benim gibi olucak diye bişi yok.. şimdi ben sevgililer gününde sadece babamdan bi beyaz gül bekliyorum die sevgilimde mi bişi beklemio? tabii ki hayır, bişi yapmıcakmıyım? bilmem, belki yaparımm belki yapmam o sizi hiç mi hiç alakadar etmez.. :p heey! tabiki seni de alakadar etmez.. ben süpriz yapmayı severim, hediye alıcağımı bildiğin zaman ne kadar sevinirsin ki bi hediyeye.. (Doğumgünleri hariç :p)
Aşık insanların birbirlerine verdikleri hediyeler hep değerlidir, saygıdeğerdir evet.. Özel günmüş, sıradan günmüş farketmez.. Ufacıcık bir süprizdir bizi çoğu zaman gülümseten, bazen sevinçten ağlatan.. Onun için bakmayın anlattıklarıma sölediklerime.. Sevdiklerinizi ufacıcık bişilerle de olsa sevindirin 14 şubatta.. Her yerde yazıo ya, 14 şubat'ı unutmayın.. Btün sevgillerin 14 şubatı şimdiden kutlu olsun :)
Ha.. Yalnız mısınız? Sevgili mi olmalı illaki hediye almak için.. Neden annenize veya babanıza hediye almayasınız bu sevgililer gününde? ya da en yakın arkadaşınıza, kardeşinize, odadaşınıza.. Ne dersiniz? Hem belki benim gibi, sizinde birden bire 14 şubatınızın anlamı değişiverir.. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)